29 Eylül 2010 Çarşamba

OTİZM MÜZİK İLE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Müziğin Tedavi Gücü… Müziğin psikolojik rahatsızlıklar üzerindeki tedavi edici etkisi ilk çağlardan bu yana bilinen bir yöntemdir. Osmanlılarda müzikle tedavi en parlak dönemlerinden birini yaşamıştı. Orta çağda ve batılı ülkelerde ruhlarına şeytan girdi diye akıl hastaları, insanlık dışı ağır işkencelere maruz bırakılırken Sultan 2. Bayezit Edirnede 1488 de mimar Hayrettin'e inşa ettirdiği külliyenin darüşşifa (akıl hastanesi) bölümünde hastaları müzik'le tedavi ettiriyordu.
Müziğin tedavi gücü, aslında Osmanlı Türk ruh hekimlerinin bir buluşu değildi. Fakat, bilimsel çalışmaları ile ruh hekimliği alanında da, çağdaşlarına göre yüksek düzeye ulaşmış Osmanlı Türk ruh hekimleri, hastaların müzikle tedavi konusunda bir hayli ileri gitmiş, İbn-i Sinâ, Râzi, Farâbi gibi Türk bilginlerinin öncülüğünü yaptığı müzikle terapi, günümüz modern tıbbına da ışık tutmuştur.
Evliya Çelebi'ye göre "müziğin insan ruhu üzerindeki olumlu etkisi konusunda yeteri bilgi ve deneyime sahip darüşşifanın hekimbaşısı, hastalarına önce çeşitli müzik makamları dinletiyor, kalp atışlarının hızlanıp yada yavaşladığına bakıyor, yararlandıkları uygun melodiyi belirliyor, şikayetleri ve benzer hastalıkları bir araya getiriyor, darüşşifanın müzik ekibine haftanın belirli günlerine konserler tertipletiyordu. Evliya Çelebi, zihni açma, hafıza ve hatırları güçlendirmede İsfehan, aşırı hareketli, heyecanlı hastaları sakinleştirmede Rehavi, sıkıntılı, karamsar durgun ve neşesiz hastalara da Kuçi makamının iyi geldiğine seyahatnamesi nde belirmişti.
Felsefe, tıp, matematik, astronomi, musiki gibi bilim dallarında eserler veren İslam âlimi Yakup El Kindi'nin tüccar komşusunun oğlu birdenbire hastalanır. Hastalık, tüccarın işlerini sekteye uğratır; çünkü her işi oğlu yönetmektedir. Hastalığa çare bulunamaz. Bir arkadaşı tüccara, bu hastalığı ancak Kindi'nin tedavi edebileceğini söyler. Tüccar, komşusu Kindi'yi bilmektedir ama şimdiye kadar sürekli aleyhinde konuşmuştur. Yine de aracı vasıtasıyla ondan yardım ister, Kindi de kabul eder. Hastanın nabzını kontrol ettikten sonra musikide hünerli öğrencilerinden birkaçını çağırır.
Onlara ne çalmaları gerektiğini söyler ve sürekli o musikiyi icra etmelerini ister. Dakikalar geçtikçe nabzı kuvvetlenen ve nefesi canlanan hasta bir süre sonra kımıldamaya, oturmaya ve konuşmaya başlar. Kindi, tüccara, "Oğluna ne sormak istiyorsan sor?" der. Sorular sorulup cevaplar alındıktan sonra hasta yeniden eski haline döner. Baba müzisyenlerin devam etmesini isteyince Kindi, "Hasta son gayretini gösterdi. Fazlasına imkan yok; çünkü ömrü tamamdır." diye konuşur.
Büyük islam bilgin ve filozoflarından İbn-i Sina ( 980-1037), musikinin tıpta oynadığı rolü şöyle tanımlamaktadır: "Tedavinin en iyi yollarından, en etkililerinden biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini arttırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, ona en iyi musikiyi dinletmek, onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir."
Müzikle Tedavi Bilimsel Destek
Enerjinin biçimleri vardır. Isı, ışık, ses, madde ve sanal gerçeklik, ruhsal gerçeklik. Göremediğimiz ama hissettiğimiz bazen de hissedemediğimiz enerji bantları kendi dalga boyu penceresinden beynimize girer.
İlgili duyu organı tarafından elektrik enerjisine dönüştürülür. İnsan beyninde 'müziği takdir yeteneği' olduğu, bebekler üzerinde yapılan deneylerle doğrulanmıştır. Müziği, beyinde mutluluk, neşe, elem, öfke, nefret gibi alanları tetikleyen bir enerji bandı olarak tanımlamak doğru olur.
Beyin haritalama tekniği (PET) çalışmalarında ses, ritim, melodi, vurgu ve armoninin beynin sağ yarımküresinde; frekans ve ses şiddetindeki değişmelerle birlikte müzikle ilgili düşünce kalıplarının beynin sol yarımküresine kaydedildiğini gösteriyor. Diğer taraftan korku, öfke, keyif gibi etkiler duygusal bellek ve düzenleyici olan limbik sisteme işleniyor. Müzikle çok ilgilenenlerin beyninin orta kısmında köprü görevini gören 'corpus callesum' bölgesinin fazla genişlemiş olduğu ifade ediliyor.
Müzikte duygularını harekete geçirenler, limbik sistemi konuştururlar. Müzikte düşüncelerini harekete geçirenler, öğrenirken müziksel unsurları kullanarak, sol beyinlerini de işe katar. Müzik kulağı olanlar öncelikle sağ beyinlerini iyi kullanır.
Bu calismada Türklerde müzikle tedavi, tarihi bir perspektif icersinde ele alinmis, günümüze kadar Türk medeniyetlerindenki gelismeler üzerinde inceleme ve arastirmalar yapilmistir. Bu calisma günümüzde gözardi edilen müzikle tedavinin faydalarini tekrar vurgulamak amaciyla yazilmistir. Bu calismanin toplumumuzda basta müzisyenler ve hekimler olmak üzere pek cok insan kesimine yararli olacagi umulmaktadir.Müzik, eski zamanlardan beri insanlar üzerinde önemli bir yer isgal etmistir. Insanlar üzüntülerini, sevinclerini, kahramanliklarini, heyecanlarini, sevgilerini vb. cogunlukla müzik sanatini kullanarak ifade etmeye calismislardir.Müzik insanlari bir hipnoz hali olusturarak etkilemis ve kitlelere zaman zaman yön vermistir. Özellikle müzik, duygulari yogunlastiran bir özellige sahip oldugundan, pek cok medeniyetlerde dini duygularin güclenmesinde, hastaliklarin tedavisinde oldukca yaygin bir yöntem olarak kullanilmistir.Türk Müzigi makamlarinin ruha olan etkileri Farabi`ye göre söyle siniflandirilmistir:

- Rast makami: Insana sefa (nese-huzur) verir.
- Rehavi makami: Insana beka (sonsuzluk fikri) verir.
- Kucek makami: Insana hüzün ve elem verir.
- Büzürk makami: Insana havf (korku) verir.
- Isfahan makami: Insana harekte kabiliyeti, güven hissi verir.
- Neva makami: Insana lezzet ve ferahlik verir.
- Ussak makami: Insana gülme hissi verir.
- Zirgüle makami: Insana uyku verir.
- Saba makami: Insana cesaret , kuvvet verir.
- Buselik makami: Insana kuvvet veriri.
- Hüseyni makami: Insana sükunet, rahatlik verir.
- Hicaz makami: Insana tevazu (alcak gönlüllülük) verir.

Selcuklu ve Osmanlilarda Müzikle TedaviSelcuklu ve Osmanlilarda Müzikle TedaviTürklerde ilk ciddi müzikle tedavi Osmanli devleti zamaninda görülmekkle beraber, Orta Asya`da Anadolu öncesi zamanda Baksi adi verilen Saman müzisyenler tarafindan, cesitli hastaliklar icin tedavi calismalari yapilmistir. Hala bu faaliyetlerini sürdüren Baksilar Orta Asya Türkler arasinda yasamaktadirlar.Bir Selcuklu Türk`ünün yaptirdigi Sam`daki Nurettin Hastanesinde Ibn Sina, müzikle akil hastaliginin tedavisini uygulamistir. Ibn Sina`nin tesirleri Osmanli devrinde de devam etmistir.Osmanli saray hekimi Musa bin Hamun, dis hastaligi ve cocuk psikoloji hastaliklarini iyilestirmede müzikle tedavi yöntemini kullanmistir.Ibn Sina`nin meshur eseri " El Kanun fi`t-tibb`" adli eserini tercüme eden Tokatli Mustafa Efendinin talebesi Hekimbasi Gevrekzade Hasan Efendi (18yy) yazdigi eserinde Ibn Sina`nin eserinden cok faydalandigini ifade etmistir.

0 yorum:

Yorum Gönder